AHLAK VE AHLAKLI DAVRANIŞ ÖDEVİ
Ahlak kuralları toplumların uzun yıllar boyunca edindikleri tecrübeler sonucu ortaya çıkar. Bu kurallar dinler ve kanunlar gibi bir kişi tarafından bir amaca yönelik değil toplumun kendi has ilişkileri sonucu doğmuştur. Bu kurallar ferdin bazı kendi çıkarlarını toplum yararına bırakmasıdır. Böylece davranışları şekillenen birey daha ahenkli bir toplum için adım atmış olur. Mesela yaşamak dururken toplumun geleceği için savaşmak.
Çoğu toplumda savaştan kaçmak aşağılayıcı bir duygudur. Bu bağlamda ahlaklı davranış nedir sorusunun yanıtını arayalım. Bu sorunun cevabı iyi davranış kötü davranış noktasında ikiye ayrılır. Bu davranışlar da ceza veya ödül kavramlarıyla tümlenir. Davranışların temelinde zekâ ve vicdan asıl rolü oynar ( Güngör, 59). Zeka doğuştan gelen, çocuklukla birlikte gelişen davranışın en önemli kaynağıdır. Bizi hayvanlardan en önemli özellik olan zekâ ahlaklı davranış kavramının tam ortasına denk düşüyor. Zekâ neyin iyi neyin kötü olacağı konusunda bize muhakeme gücü verir. Vicdan ise bize ahlaki davranışlarda tutarsızlıktan kurtarır ve de dışardan kontrol altına alınmadan ahlaklı davranmamızı sağlar. ( Güngör, 59). İyi davranışlar topluma göre olumlu sonuçları sağlayan davranışlardır ve sonucunda onaylanma ve ödül kazanır. Ahlak yasalarının öngördüğü davranışlardır. Kötü davranışlar ise toplumun onaylamadığı davranışlardır. Her ne kadar bunlar bilinse de bir insan iradesi ile kötü bir davranışı yerine getirebilir. Örnek olarak, evli bir kişiyle ilişki kurmak gibi. Toplumda bunun kesinlikle onaylanması yoktur ve yapılması durumunda ceza kaçınılmazdır. Kötü davranılmasından kaçınılması gereken davranıştır. (1) .
Ahlak felsefesi ahlakla bağlantılı kavramlara açıklık getirmek için de uğraşır(1). İrade; aklın iyi ile kötü arasında seçim yapabilme yeteneğidir. Özgürlük ise her türlü dış etkiden uzak olmak demektir. Bir davranışın ahlaki olabilmesi için bu iki şartın oluşması gereklidir. Kişinin özgür olup olmadığı davranışın sorgulanmasında başlıca unsurdur. Çünkü Pavlov’un köpekleri gibi şartlandırılmış bir birey hiçbir zaman hiçbir eyleminden sorumlu tutulamaz. Ya da geri zekâlı kişilerin toplumda davranışlarına pek aldırılmaması gibi. Sorumluluk ise davranışın sonucuna katlanmaktır. Sorumluluk sahibi insanlar ancak toplumun ona verdiği “ödevleri” yerine getirebilir. Ödev toplumun ferde yönelttiği bir emirdir, ahlak yasalarına boyun eğiştir. (1) Erdem ise iradenin ahlaksal davranmasıdır. Erdemli davranışlar toplum tarafından ön plana çıkarılır. Bunlar çoğunlukla ideal davranışlar olup özellikle topluma has kahramanlarda kendini bulur. Toplum ferdin heyecanını artırmak, onu donatmak için kendi erdemlerini ortaya koyar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder