21 Ekim 2010 Perşembe

AIDS - AIDS Korunma Yolları ve Tedavisi Ödevi

AIDS
AIDS, tedavi alınmadığı takdirde 'HIV' virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatarak yol açtığı bir sendromdur. AIDS tablosuna gelen kişiler; cilt kanseri ve bunun gibi ciddi enfeksiyonlara yakalanırlar. Açılımı "Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu"dur.
HIV virüsü taşıyan kişiye HIV pozitif denir. HIV pozitif olmak ile AIDS olmak aynı şey olmadığı gibi, her HIV pozitif olan kişi AIDS tablosuna gelecektir diye bir durum yoktur. Günümüzde uygulanan ART ilaç tedavisi ile HIV pozitif olan kişiler AIDS tablosuna gelmeden yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Yani yaygın olarak bilinenin aksine, HIV pozitif olan kişiler artık ölümü beklemiyorlar. Günümdeki tedavi olanakları ile HIV/AIDS artık kronik bir hastalıktır.
HIV virüsü kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir. Bulaşma gerçekleştikten 3 ay sonra yapılan testler en doğru sonucu verir.



Belirtileri
HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre, 3 - 5 yıl, hatta bazen daha uzun süre sonra ortaya çıkar. HIV bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük görülür. Tüberküloz, pamukçuk, diğer bakteri, mantar ve protozoon hastalıkları fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkar.Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Kaposi sarkomu ve bazı lenfomalarda HIV enfeksiyonunu düşündüren önemli belirtilerdendir. Kesin tanı için anti-HIV testi yapılır.
Korunma
Kan nakli sırasında, AIDS testi yapılmamış kontrolsüz kan asla kullanılmamalıdır.
Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, jilet, makas, diş hekimliği aletleri, akupunktur iğneleri kesinlikle kullanılmamalıdır ve kullanılmasına izin verilmemelidir. Böyle işlemlerde bir kez kullanılıp atılan araç-gereç kullanılmalı ya da kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir.
Beden kişiye aittir. Uygulanacak işlemler sırasında akla takılan soruları sormaktan çekinmemek gereklidir. HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan vermemelidir. HIV'li sperm sıvısı, genital sıvı ya da kanın bulaştığı alet ve eşyanın yaralı dokuya teması ile de HIV bulaşabilir. Açık yaralar, vücuda mikrop/virüs/bakteri girişini engellemek için bantla kapatılmalıdır.

Mikrop Nedir?
Yeryüzünde yaşayan en küçük canlılar olan mikroplar milyarlarca yıldır var. Ama insanlar onların varlığını ancak 1683 yılında öğrendi. Mercek yapmayı hobi olarak benimseyen Hollandalı tüccar Antony van Leeuwenhoek bu merceklerle çalışırken çok küçük canlıların varolduğunu keşfetti. Mikropların hastalıklara yolaçtığı ise, 2 yüzyıl sonra, 19'uncu yüzyılın sonlarında anlaşıldı. Mikrop başlığı altında birkaç tür biraraya gelmektedir.


Virüs
En küçük mikroptur. Tam olarak hücre bile değildir. Sadece genlerden ibarettir.

Bakteri Kendi yaptığı kimyasal süreçlerle veya üzerinde yaşadığı canlılardan beslenir. Ölü dokular da bakteriler için besin kaynağı oluşturur. 3 buçuk milyar yıldır dünya da yaşayan bakteri, virüsden çok daha büyüktür. Eğer bir virüsün insan büyüklüğünde olsaydı, bir bakterinin Amerika'nın New York'taki Hürriyet Heykeli büyüklüğünde olması gerekirdi.


Protozoa
Yaklaşık 2 milyar yıldır yeryüzünde bulunan bir grup parazite verilen isim. Protozoa, bakteriye benzer ama ondan bin misli daha büyüktür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder