2 Aralık 2011 Cuma

ALLAH'ın isimlerinin analamları

ALLAH'ın isimlerinin analamları

1) ALLAH:-Tüm isim ve sıfatlan kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının  başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir.

2) RABB: Terbiye eden  yaratan  besleyen  mâlik  en mükemmel  sahip tutan ve idare eden anlamlarına gelir. Rabb ismi  yüce Allah'ın umûmî isimlerindendir. Âlemlerin devamını sağlayan yüce Allah  onların Rabbi'dir. Allah'ın her türlü eksiklikten münezzeh olan Rubûbiyeti ve O'nun neticesi olan terbiyesi  besleyip büyütmesi olmasaydı  kainatta ne varlıktan  ne de tekâmül'den hiçbir eser bulunmazdı. Eğer bir kemâlimiz  bir terbiyemiz  ölçülü bir şekilde doğmamız  büyümemiz  yaşamamız ve ölmemiz varsa bunlarda yüce Allah'ın Rab sıfatının yansımasını görmemek mümkün değildir. Bu âlemde görülen ve bilinen her şeyde yüce Allah'ın sıfatlarının belirtisi vardır.

3) RAHMAN: Allah'ın pek merhametli  çok rahmet sahibi olması anlamlarına gelen bir sıfat ismidir. Sıfat ismi olmakla beraber  bu ismin Allah'tan başkasına verilmesi uygun görülmez. "Çok rahmet sahibi  gayet merhametli ve sonsuz rahmeti bulunan" diye tefsir edilip açıklanabilirse de  yalnız yüce Allah'ın özel bir ismi olduğundan dolayı tam anlamıyla tercüme edilemez. Dilimizde onun tam karşılığı olan bir kelime yoktur. "Esirgeyici" olarak tercüme edilmesi de doğru değildir. Dolayısıyla bu anlam Rahman isminin tercümesi olamaz. "Acıyan" diye tercüme edilmesi de onun tam anlamını vermekten uzaktır. Çünkü kuru bir acıma merhamet değildir. Bilindiği gibi  merhamet acıyı giderip yerine sevinç ve iyiliği getirmektir. Bu itibarla merhametli sözcüğünden anladığımız anlamı  diğerlerinden anlayamayız. Rahman  "pek merhametli" şeklinde eksik olarak tefsir edilebilirse de tercüme edilemez. Yüce Allah'ın rahmeti  sadece bir iyilik duygusundan ibâret değildir. O'nun rahmeti  insanlara iyilik dilemesi ve sayılamayacak kadar nimetler vermesidir. O halde "Rahman" ismini böylece bilmek ve anlamak gerekir. Her gün karşılaştığımız ve içinde bulunduğumuz nimetler  aslında bize Rahman'ın en güzel açıklamasıdır.

4) RAHÎM: "Çok merhamet edici' anlamında bir isimdir. Allah'ın sıfat ismi olmayıp  Allah'tan başka varlıklara da verilebilen bir isimdir. Bu iki sıfat "Rahmet" mastarından türemiş olmakla beraber  aralarında ifade ettikleri anlam bakımından farklar vardır. Rahman ve Rahîm arasındaki bu farklar şöylece belirtmek mümkündür:

a) Rahman sıfatı; daha ziyâde ezelle; Rahîm sıfatı ise daha çok ebedle ilgilidir. Bu nedenle hadislerde yüce Allah'ın hakkında "Dünyanın Rahman'l ahiretin Rahîm'i" ifadelerinin kullanıldığını görüyoruz. Rahman sıfatı bütün insanları; Rahîm sıfatı ise yalnız müminleri kapsar.

b) Rahman sıfatı; hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın varlıkları yaratmak  meydana getirmek  onların çalışıp çalışmadıklarına bakmadan sayısız nimetlerle nimetlendirmek anl***** gelirken; Rahîm sıfatı Allah'ın emirleri doğrultusunda çalışanlara  çalıştıklarının karşılığını vermek anl***** gelmektedir.

c) Rahman sıfatı; ümitsizliğe  karamsarlığa imkan bırakmayan kesin bir ümit ve ezelî bir yardım ifade eder. Rahîm sıfatı ise  yaptığımız işlerimizin Allah tarafından mükâfatlandırılacağını ifade etmektedir. Bu nedenle Rahman sıfatının ifade ettiği mânâda mü'min ve kâfir eşit tutulup ayırım yapılmamış; Rahîm sıfatının belirttiği manada ise  mü'min ve kâfir açık bir farkla ayrılmışlardır.

5) el-MELİK: Yüce Allah Melik'tir. Yani mülk sahibi  bütün eşyanın ve yaratılanların tek mâlikidir. Bütün varlıklar üzerinde emretme  istediği gibi tasarruf etme  hiçbir şarta bağlı olmaksızın sahip olma O'na mahsustur. Yarattıklarına emretme  sakındırma  cezalandırma  istediğini zelil  dilediğini de aziz etme kudretine sahip olan yalnız yüce Allah'tır. O yarattığı mülkünde ve orada olanların hepsinde yegane hükümdardır. Sonsuz kudretiyle onları idaresi altında tutan tek Allah'tır..

6) el-KUDDÛS: Her türlü hata  gaflet ve acizlikten uzak  eksiklikten beri  mutlak kemâl sahibi anlamında. Allah  sonradan olma ve hiçbir tasvir kayıtlarına sığmayan  hakkında hiçbir eksiklik düşünülemeyen en mukaddes olan en yüce varlıktır (el-Haşr  59/23; el-Cum'a  62/1).

7) es-SELÂM: Allah  her türlü eminliğin  salimliğin aslı olup  ayıptan kusurdan ve her çeşit eksikliklerden uzak olan yüce yaratıcı anlamındadır. Allah  yok olmaktan ve hatıra gelen her türlü eksikliklerden uzaktır. Buna göre dünyadan ve ahiretten emin olmak isteyenleri ve kurtuluşa ermek dileğinde bulunanları  kurtuluşa erdirecek olan da yalnız Allah'tır (el-Haşr  59/23).

8) el-MÜMİN: Allah'ın iman ve güven veren her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran anlamında bir ismidir. Allah  korku içinde olanlara emniyet ve güven verendir. Bu bakımdan her türlü korkudan emin olmak için Allah'a iltica edilmeli  O'na sığınılmalıdır.

9) el-MÜHEYMİN: Allah'ın görüp gözeten  her şeye şahit olan  her şeyi koruması altına alan  onları muhâfaza edip saklayan olduğu anlamına gelir.

10) el-AZİZ: Allah'ın  hiçbir yönden mağlup edilemeyen  her işinde mutlak gâlip gelen  son derece izzetli ve yüce olduğu manasına gelir. Hiçbir yönden benzeri olmayan dilediğini yapan ve buna güç yetiren  yüce varlığını ve kudretini hiçbir gücün mağlup edemediği tek yaratıcı Allah'tır.

11) el-CEBBAR: Allah'ın  yarattığı tüm varlıklarının ihtiyaçlarını karşılayan  her konuda çok güçlü ve kudretli olduğu anlamındadır. Ayrıca Allah'ın yarattıklarının tümünü kendi iradesine mecbur eden  dilediğini de zorla yaptırmaya gücü yeten  kesin hükmüne karşı gelinemeyen yaratıcı olduğu anl***** da gelir. Yüce Allah'ın "Cebbâr" sıfatı sebebiyle insanların  işlerine kendi iradeleri ve serbestlikleri olmadığı sanılmamalıdır. Çünkü Allah  bildirdiği emir ve yasaklarına uyup uymama konusunda insanları kendi iradelerinde serbest bırakmıştır. Şüphesiz insanların  Allah tarafından akıllı ve iradeli yaratılmalarının bir anlamı vardır. Allah  insanı O'nun hükümlerini tanıyıp bilmesi için akıllı  kendi irade ve istekleri ile O'nun emrine uymaları ve gösterdiği bu yolda yürümeleri için de serbest iradeli yaratmıştır.

Ancak Allah'ın  insanlara işlerinde serbestlik tanımış olması  onların bütün isteklerini yerine getirmeye mecbur olduğu anl***** gelmez. Örneğin Allah'ın emirlerini dinlemeyip O'na karşı gelen asiler  günahkârlar cezaya yanaşmak istemeseler de vakti gelince cezalarını çekmeye mecbur olacaklardır. Allah'ın mutlak iradesi ve kudreti altına girmeyen hiçbir varlık düşünülemez. "Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde olanların hepsi  ister istemez O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülüp götürüleceklerdir" (Âlu İmrân  3/83).

12) el-MÜTEKEBBİR: Allah'ın her hususta çok büyük ve azamet sahibi ulu bir yaratıcı olduğu anlamındadır. Büyüklük O'nun hakkıdır. Yaratılmışların hiçbirinin böyle bir hakkı yoktur. Allah  zatında sıfatlarında ve işlerinde  mutlak manada büyüklüğün tek sahibidir. Hiçbir insan için bu mânâda bir büyüklükten söz edilemez. Kendilerini büyük sanan nicelerinin  Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri imkân imkânsız olan bir gerçektir. Büyüklük sevdasına kapılanların yok olmalarına  bazen küçücük bir olay hattâ çok küçük bir yaratık  bir mikrop bile yetmiştir. Bu gerçek karşısında insanlar hangi büyüklükten söz edebilirler?..

13) el-HÂLİK: Allah'ın yaratıcı olduğunu belirten bir sıfattır. Yaratmak ise bir şeyi var etmek  hiç benzeri olmayan bir şeyi meydana getirmek demektir. Bu manada Allah'tan başka hiçbir yaratıcı yoktur. Herşeyi yaratan O'dur. İnsanların ortaya koydukları şeyler yaratma değildir; var olanlardan yeni bir şey elde etmektir. Allah  yaratandır; O'nun dışındaki tüm varlıklar ise yaratılmıştır.

14) el-BÂRÎ: Allah'ın  yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizâm üzere yaratması  olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getirmesi mânâsındadır. Şüphesiz varlıkları seçip  düzenleyip olgunlaştırarak her birini ayrı bir özellikte yaratan Allah'tır.

15) el-MUSAVVİR: Allah'ın yaratmış olduğu varlıkların şekil ve durumlarını takdir edip  dilediği şekilde meydana getirmesi  şekillendirmesi anl***** gelir.

16) el-GAFFÂR: Kullarının günâhlarını affeden ve çok bağışlayan yüce varlık anl***** gelir. Günâh işlemek insanların özelliği olduğu gibi  onların günâhlarını örtmek ve bağışlamak da yüce Allah'ın ayrılmaz sıfatlarındandır.

17) el-KAHHÂR: Allah'ın ziyadesi ile kahredici  yok edici yüce bir varlık olduğu manasına gelir. Sonsuz kudretinin karşısında hiçbir kimsenin gücü ve kudreti olamaz. Ama serbest iradeleriyle O'nun karşısına çıkma cüretini gösterenlere de lâyık oldukları cezaları tam olarak verecektir. Allah'ın kayıtsız üstünlüğüne sınır koyacak hiçbir varlık yoktur.

18) el-VEHHÂB: Allah'ın çok hibe eden  çok fazla bağışlayan olduğu anl***** gelir. Hak sahibi olmadıkları halde yarattıklarına çok çok verendir.

19) er-REZZÂK: Allah'ın bütün yaratıkların rızıklarını veren olduğunu ifade eder. Her canlı için gerekli gıdayı bahşedip yaratan ve bol bol veren Allah'tır.

20) el-FETTAH: Kulların  her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran manasına gelir. Faydalı ilimlere karşı insanların kalbini açarak  onların islerini kolaylaştıran  bütün zorluklarını ortadan kaldıran yüce Allah'tır. Her işinde üstün gelen O'dur.

21) el-ÂLİM: Allah'ın  çok bilen  bilgisi ezelî ve ebedî olan  her şeyi her yönüyle bilen tek yaratıcı olduğu manasını ifade eder.

22) el-KÂBIZ: Allah'ın  her şeyi sonsuz kudreti altına alan  bu kudretiyle kuşatıp kavrayan  her şeyi emri altına alıp tutan en yüce varlık oldu
Bu anlamına gelir.

23) el-BÂSIT: Allah'ın  her hayrı veren  lütuf ve rahmetini kullarına yayan yüce yaratıcı olduğunu ifade eder. Allah  insanlara rızık  neşe  rahatlık ve bolluk vererek onlara lütuf ve rahmetiyle muâmele etmektedir.

24) el-HÂFID: Allah'ın  emirlerini dinlemeyen  başkalarını beğenmeyen  büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları rezil  perişan eden anlamına gelen bir ismidir.

25) er-RÂFİ: Kaldıran  yükselten ve yüksek olan anlamlarına gelir. Gönülleri iman ve irfan ışığıyla parlatan  yüksek gerçeklerden haberdar eden yüce Allah'tır. Her yönüyle yüce ve yüksek olan O'dur.

26) el-MU'İZZ: İzzet ve ikrâm edici  şeref sahibi anlamına gelir. Yalancılığa  samimiyetsizliğe itibar etmez.

27) el-MÜZİLL: Yüce Allah'ın  lâyık olanları zillete düşüren  zelil kılan  onları hor ve hakir eden anlamına gelen bir sıfat isimdir.

28) es-SEMI': İşiten  işitme kuvve tine sahip olan ve işitme gücünü verendir. O  hiçbir şartla ve kayda bağlı olmaksızın işitir.

29) el-BASÎR: Herşeyi her yönüyle eksiksiz gören  yaratıklarına da görme duyusunu veren anlamını taşır.

30) el-HAKEM: Hüküm koyan  emir veren  varlıklar hakkında hükmünü tamamen icra eden anlamına gelir.

31) el-ADL: Allah'ın herkese hakkını veren  koyduğu âdil hükümleriyle zulme razı olmayan  zulmü ve zâlimi sevmeyen anlamına gelen sıfatının ismidir. O  hüküm verenlerin en hayırlısıdır (el-A 'raf  7/85; Yûnus  10/109; Yûsuf  12/80).

32) el-LATÎF: En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen  nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan  seçilmez yollardan da kullarına çeşitli faydalar ulaştırandır (el-En'âm  6/103).

33) el-HABÎR: Herşeyden haberdar olan  her şeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle haber sahibi bulunan  onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakandır.

34) el-HALİM: Acele etmeyen  günahkârların cezasını vermeye güç yetirdiği halde bunu acele yapmayıp  onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakandır.

35) el-AZİM: Çok yüce ve çok büyük olan; sınırsız ve kayıtsız büyüklük  üstünlük de yalnız O'ndadır.

36) el-GAFÛR: Mağfiret eden  yargılayan  suçları bağışlayan  affeden  insanların beğenilmeyen taraflarını gizleyendir.

37) eş-ŞEKÛR: Çok şükre lâyık olan  kendi rızası için şükredilen  şükür olarak yapılan iyi işlerin daha fazlasıyla karşılığını veren  insanlara nimetlerini artırarak şükür muamelesi yapandır.

38) el-ALİYY: Yüksek  büyük ve yüce olan; kudrette  bilgide  hükümde  irâdede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstün olandır. Herşey O'nun hükmü ve emri altındâdır.

39) el-KEBİR: Büyük  yüce anlamında olup  Allah'ın kâinatı ve ondâkileri hüküm ve kudretiyle idâre eden  her şeyi hükmü altına alan sıfatının ismidir.

40) el-HAFIZ: Muhafaza eden  koruyup saklayan  yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp  her şeyi belli vaktinde afet ve belâlardan koruyandır.

41) el-MUKÎT: Rızıkları yaratıcıdır.

42) el-HASÎB: Herkesin yaptıklarını takdir eden  yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesaba çekerek yaptığının karşılığını verendir (el-Ahzâb  33/39).

43) el-CELÎL: Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır. Sıfat ve-isimleriyle her türlü büyüklük kendine ait olandır.

44) el-KERÎM: Cömert  kerem sahibi; muktedir iken affeden  cömertlik duygusunu veren  va'dini yerine getirendir.

45) er-RAKÎB: Görüp gözeten  murâkebe eden  bütün varlıklar üzerine gözcü olup bütün işlerini kontrol altına alandır (en-Nisâ  4/1).

46) el-MUCÎB: İcâbet eden  isteyene karşılık veren  teklifleri bilen ve O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir (el-Bakara  2/186).

47) el-VASİ': Bağışlaması bol ve rahmeti çok olandır. Yarattıklarına maddi ve manevigenişlik verendir (el-Bakara  2/247).

48) el-HAKIM: Herşeyi inceliğiyle bilen  bu bilgisine göre emir ve yasakları vâzeden  buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olandır.

49) el-VEDÛD: Çok şefkatli  muhabbetli  salih kullarını çok seven ve onlarca çok sevilen  onları rahmet ve rızasına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegane lâyık olandır. Sevgi ve dostluk hissini yaratandır (Hud  1 1/90).

50) el-MECÎD: Şan  şeref  büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref  ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud  11/73).

51) el-BAİS: Sebepleri yaratan ve ölüleri diriltendir. İhtiyaçlarma göre insanlara peygamberler gönderendir.

52) eş-ŞEHÎD: Herşeye şahit olan  her şeyi hakkıyla gören  bilen ve muamelesini de buna göre yapandır.

53) el-HAKK: Varlığı hiç değişmeyen  hiç yok olmayan ve gerçek olandır (el-Hacc  22/6).

54) el-VEKİL: Hayatını  O'na tevekkül ederek düzenleyen ve böylece O'na sığınanların işlerinde kendilerine yardım edendir; İdaresinde hiçbir kayda ve şarta bağlı olmayandır.

55) el-KAVÎ: Kudretli  güçlü ve sınırsız kuvvet sahibi olandır. Herşey O'nun kudret ve kuvveti karşısında güçsüzdür; O'na boyun eğmek zorundadır.

56) el-METİN: Metânetli  kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş O'na zor değildir.

57) el-VELÎ: Emir sahibi ve iyi insanların yani müminlerin dostu (velisi) olup onlara yardım ederek işlerini yönetendir.

58) el-HAMÎD: Çok övülen  övgüyle değer sıfatlarıyla hamd edilendir. Bütün varlığın diliyle övülmeye lâyık ve her an hamd edilen tek yüce varlıktır.

59) el-MUHSÎÎ: Allah  çokça veren  sonsuz düşünülse bile her şeyin sayısını her yönüyle bilendir.

60) el-MÜBDÎ: Hiç yoktan ortaya koyan  vareden  yaratandır. O'ndan başka yaratıcı yoktur.

61) el-MU'ÎD: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratandır. O'ndan başka yaratıcı olamaz.

62) el-MUHYÎ: Dirilten  canlandıran ve hayat verendir. O'nun öldürdüğüne kimse hayat veremez (Fussilet  41/39)

63) el-MÜMÎT: Öldüren  ölümü her canlıya takdir edip bunu uygulayandır.

64) el-HAYY: Diri  canlı hiç ölmeyen  hayatı ezeli ve ebedi olandır.

65) el-KAYYÛM: Baki ve ebedi olan; her şeyin O'nun kudret ve iradesiyle varlığını sürdürebildiği tek varlıktır (el-Bakara  2/250; Âlu İmrân  3/1).

66) el-VÂCİD: Var olan ve her şeyi vareden  icad eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır. O'na karşı hiçbir şey kendini gizleyemez.

67) el-VAHİD: Tek  bir olmak  Allah ikincisi olmayan tek birdir. Zatında  sıfatlarında  işlerinde ve hükümlerinde asla ortağı-dengi ve benzeri bulunmayandır.

68) es-SAMED: Hiçbir şeye muhtaç olmayan  tüm yaratıkların ihtiyacını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulandır.

69) el-KADÎR: Kudret sahibi  tükenmez kudreti olan  istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olandır. Her türlü güç ve kuvvet de O'ndandır (el-Bakara  2/20).

70) el-MUKTEDİR: Gücü her şeye yeten  her şeyi dilediği duruma getiren  kuvvet sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf edendir.

71) el-MUKADDİM: Herşeyden önce olan  dilediğini öne alan; dilediğine maddi ve manevi nimetler verip yükselten  öne geçiren  ilerlemelerini sağlayandır.

72) el-MUAHHİR: Herşeyden sonra yine var olan; emir ve yasaklarına uymayanları zelil edip arkaya bırakan  istediğini geri koyandır. Sonunda yine sadece O var (olarak) kalacaktır.

73) el-EVVEL: Herşeyden önce  öncelerin öncesi  başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayandır.

74) el-AHİR: Herşey son bulunca O  var olarak kalacaktır. Varlığının sonu yoktur.

75) ez-ZÂHİR:Görünen  varlığında hiç şüphe olmayan  varlığı her şeyden aşikâr olandır. Her yaratık yaratanının görülen bir şâhididir.

76) el-BATIN: Gizli  cisim olarak görülmeyen  varlığı gizli olan  ancak varlığı da kesin olarak bilinendir. (Hayal  duygu  akıl ve düşüncenin de görülmeyip eserle varlıklarının kesin olarak bilinmesi gibi).

77) el-VALÎ: İdare eden bu büyük kâinatı ve onda her an olup bitenleri idare edip yönetendir. İdare etme yeteneği O'nundur.

78- el-MUTE'AL: Yüksek ve yüce varlık... Bilinenlerin en üstün olanı... Akım yaratılmışlarda mümkün gördüğü her şeyden çok yüce olandır.

79) el-BİRR: İyilik ve güzellik  bağışta bulunma  kullarına yardımcı olma anlamlarında Yüce Allah'ın bir sıfat ismidir. İyiliği ve ihsânı çoktur. İyilik ve ihsan gibi hisler de sadece ondadır (et-Tûr  52/28).

80) et-TEVVÂB: Tövbeleri çok kabul eden  tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı verendir. Samimi olarak günahlardan dönüp tövbe edenleri bağışlayandır.

81) el-MÜNTEKİM: İntikam alan  günahkârları  adaletiyle yargıla***** lâyık oldukları cezaya çarptıran demektir.

82) el-AFÜV: Merhametli  daima affeden  günâhlardan dilediğini affedip suçları bağışlayandır.

83) er-RAÛF: Çok merhamet eden  insanları yükümlü tutmada pek müsâmahalı ve yumuşak davranandır.

84) MALİKÜ'L-MÜLK: Herşeyin tek sahibi  her ne varsa O'nundur. Herşey üzerinde mutlak tasarruf yetkisi sadece O'na aittir. O h;llde Ondan başkasına kulluk edilmez.

85) ZÜLCELÂL-İ VE'L-İKRÂM: Celâl ve ululuk sahibidir. İkrâm ve ihsân edicidir. Hürmet ve saygıya yegane lâyık ve tüm büyüklüklere sahip olandır.

86) el-MUKSİT: Doğru hareket eden  bütün işlerini birbirine uygun ve yerli yerinde yapandır.

87) el-CÂMİ: Derleyen  toplayan  her şeyi kudreti içinde bulundurup dilediğini istediği anda ve istediği yerde toplayandır.

88) GANÎ: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan  hakkında noksanlık ve ihtiyaçtan sözedilemeyendir.

89) el-MACİD: Kerem ve müsâmahası sınırsız olandır. İnsanlara iyilikle muamele edip onları himâye etme lütfunda bulunan  her türlü sıkıntılarını giderendir.

90) el-MÂNİ': Herşey O'nun emir ve korumasına bağlıdır. O'nun emri olmadıkça hiçbir şey olamaz. İstemediği şeyin  yani takdir etmediğinin olmasına imkân yoktur.

91) en-NÛR: Alemleri  bütün kâinâtı nurlandıran  aydınlatan; istediği simalara  zihinlere ve gönüllere nur  aydınlık ihsan edendir.

92) el-HADÎ: Hidâyet eden  doğru yolu gösteren; hidayet yaratan; istediğini iyi işlerde başarıya ulaştıran  kullarına doğru yolu gösterendir.

93) el-BEDÎ: Eşi ve benzeri olmayan  bir şeyi en mükemmel yapan  yaratan  eşsiz ve görülmemiş şeyleri varedendir. Varlıklar âleminde O'nun eşi ve benzeri yoktur. Hayret verici âlemleri yoktan var eden  icad eden O'dur.

94) el-BÂKÎ: Sürekli var olan ve var olacak olandır. Sonu olmayandır. Allah'ın varlığının sonu yoktur.

95) el-VARİS: Tüm varlıkların gerçek sahibi  varisidir. Servetlerin geçici sahipleri yok olduktan sonra da varlığı devam eden ve o servetlerin sahibi olandır.

96) er-REŞÎD: Doğru yolu gösteren: İnsanları  peygamberlerin getirdiği ve tebliğ ettiği kitaplar vasıtasıyla doğru yola iletendir. Allah  bütün işleri ezeli takdirine göre yönetip  dosdoğru bir düzen içinde sonuca ulaştırandır.

97- es-SABÛR: Çok sabırlı  hiçbir şeyde acele etmeyen; kendine isyan edenleri cezalandırmada acele etmeyip  onlara süre verendir.

98- ed-DAR: Elem ve zarar verici şeyleri hikmetinin gereği olarak yaratandır. Yüce Allah  zarar veren şeyleri yaratmıştır. Fakat onlardan zarar görmemizi değil  akine maddi-manevi bütün zararlardan sakınarak korunmamızı emretmiştir.

99) en-NAFİ: Hayır ve fayda verici şeyleri yaratandır. Bütün olaylar sebepleriyle meydana geliyorsa da  sebepler yok'u var edemez. Onlar ancak insanların elinde birer vesîle ve Hakk'tan isteme vâsıtası olmak üzere yaratılmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder