ANNENİN ÇOCUĞUNUN
EĞİTİMDEKİ ÖNEMİ
Hiç şüphesiz çocukların
iyi bir şekilde yetişmesinde annelerin rolü inkâr edilemez, anneler çocuk
eğitiminde en önemli konuma sahiptirler. Çocuğun eğitiminde annenin yerinin çok
önemli olması, babanın çocuk eğitiminde sorumluluğunun az olduğu anlamına
gelmez, babanın çocuğuyla ilgilenmesi için onun büyümesini bekleyemez. Bu
yüzden çocuk eğitimi ve bakımı anne babaların her ikisinin de karşılıklı
sorumluluk paylaşımı ile yürütmesi gereken bir durumdur.
Çalışma ve şehir hayatında babaların çocuklarını az görmesi, çocuklarla ilgilenmenin tamamen annenin üzerine bırakılması hem anneler hem çocuklar açısından büyük sorunlara yol açmaktadır. Babanın desteği olmadığı için; anneler çocuğa uygun eğitim ve disiplini vermekte zorluk çekmektedirler ve çocuklar da babalarını seyrek gördükleri, etkinliğini hissetmedikleri için bazı psikolojik sorunlar yaşarlar. Bu durum anneyi ve çocuğu etkilemektedir, anneler evin sorumluluğu, çocuğun bakımı gibi konularda yalnız kalıp strese girmektedirler.
Çalışma ve şehir hayatında babaların çocuklarını az görmesi, çocuklarla ilgilenmenin tamamen annenin üzerine bırakılması hem anneler hem çocuklar açısından büyük sorunlara yol açmaktadır. Babanın desteği olmadığı için; anneler çocuğa uygun eğitim ve disiplini vermekte zorluk çekmektedirler ve çocuklar da babalarını seyrek gördükleri, etkinliğini hissetmedikleri için bazı psikolojik sorunlar yaşarlar. Bu durum anneyi ve çocuğu etkilemektedir, anneler evin sorumluluğu, çocuğun bakımı gibi konularda yalnız kalıp strese girmektedirler.
Babanın anneye verdiği destek, çocuklara ayırdığı zaman, çocuk eğitimine doğrudan veya dolaylı katılımı birçok sorunu oluşmadan engellemektedir. Çocuğun babasıyla olan ilişkisi, özellikle hayatının ilk beş yılında çok önemlidir. Çoğu baba, küçük bebekten ürker ve bu yüzden uzak durmaya çalışır. Hâlbuki babalık da annelik gibi çocuğun doğduğu andan itibaren başlar.
Baba hiçbir zaman "Şimdi zamanım yok, daha sonra onunla ilgilenirim" dememeli, baba ile çocuk arasında iyi ilişkilerin temeli, bebeklik döneminde atılır ve bu günler bir daha geri gelmez. Eğer bebeklik döneminden başlayarak ilgilenilmezse, çocuk büyüdüğünde, ergenlik ve gençlik çağına geldiğinde, babalarıyla pek yakın ilişkiye geçmek istemezler. Baba, çocuğu ufakken onunla ilgilenmediği için, çocuk da büyüdüğü zaman babasının sözleriyle ilgilenmeyecektir. Baba ile çocuk, birbirlerine yabancı olacaklardır. Babalar eğer bir ömür evlatlarıyla arkadaş gibi olmak istiyorlarsa bunun temelini bebeklik döneminde atmalıdırlar.
Bir çocuğun, babasıyla birlikte yapmaktan hoşlanacağı çok çeşitli şeyler vardır: camiye gitmek, resim yapmak, kumla oynamak, parka veya çocuk bahçesine gitmek, denize gitmek, sandala binmek, arabayla gezmek, alışverişe çıkmak, sokakta dolaşmak, yerden taş vb. toplamak, karıncaları seyretmek, hayvanat bahçesine gitmek.
Fakat ne yazık ki, çocuk parklarında genellikle anneler vardır da, babalara pek rastlanmaz. Oysa çocuğunuzu parka babanın götürmesi çok daha akla yatkındır. Demirlere tırmandığı, sallandığı, kaydıraktan kaydığı zamanlar, "Baba, bak ne yapıyorum!" diye başarısını size kanıtlayabilmesi çocuğun kimlik duygusunu geliştirecektir. Evladınızla beraber alışverişe çıkmak bile çocuk için büyük deney ve gözlem konusudur. Mutlaka hafta sonları çocuğunuzu bir yerlere götürün, bu gezmeler hem aranızdaki ilişkiyi güçlendirir, hem de onun bilinçli olmadan sizi örnek almasını sağlar.
Babaların çocuklarını hayata hazırlamaları bir sanattır. Özelliklede Yaratıcı'nın çocuğa potansiyel olarak verdiği özgüven duygusunu fiiliyata geçirmesine yardımcı olmalıdır. Böyle bir çocuk, soru sormaktan, denemekten, araştırmaktan çekinmez; fırsatların ayağına gelmesini bekleme yerine, ortaya çıkan fırsatları değerlendirir. Hayatı tanıma ve onun her alanına girmede cesur davranır. Düşünce ve kararlarına pek değer verilmeyen, çoğu zaman şiddet gören, genellikle şakaları alaya alınan, çoğu defa mazeretleri yalan, atılganlıkları ukalâlık, sevinç tezahürleri şımarıklık kabul edilen bir çocuk ise, kendisine saygı ve güven duymaz.
Çocuk, yeni bir problem karşısında kendisini yetersiz bulduğu zaman, anne-babanın yapacağı şey, onun bu işin üstesinden geleceğine inandıklarını ve yanında olduklarını anlatmak olmalıdır. Çocuk anne-babaya ne zaman ihtiyaç duysa, başını çevirdiğinde onları yanında görebilmelidir. Babalar, her şeyden önemlisi çocuklarına sevgilerini göstererek bu psikolojik desteği sağlayabilirler. "Korkma, ben yanındayım" mesajının verilmesinde, sözden ziyade çocuğa sarılma, onu öpme, kolunu boynuna dolama çok daha tesirli olabilir.
Babaların dikkat etmesi gereken bir diğer önemli nokta; sağlam bir kişiliğinin olması için onun korku ve endişelerine saygı duyulmalı, aşırı tenkitçi ve yargılayıcı davranmaktan kaçınılmalı, başkalarıyla kıyaslanmamalı, yaşına uygun işleri ve bilhassa ödevlerini kendisinin yapması sağlanmalı, yanlış ve yersiz mükâfat ve cezalandırmalardan kaçınılmalıdır. Netice itibariyle, çocuğu çocuk olarak görmeyip varlığı önemsenmeli; fakat aşırı beklentiler içine de girilmemeli, okul hayatına, terbiyesine ve manevî dünyasına önem verilmelidir. Çocuklarımızı önce iyi eğitelim, sonra dua edelim ve bundan sonrada yüce 'a tevekkül edelim.
Velhasıl; çocuk eğitiminde anne baba eşit sorumluluktadır ve bunu paylaşmalıdırlar. Ancak, anneye düşen rolün babanınkinden ayrıldığı durumlar da vardır. Böyle durumlarda anne ile baba birbirlerinin yerini tutamazlar. Yetişmekte olan bir çocuğun örnek alabileceği bir "kadın", bir de "erkek" modeline ihtiyacı vardır. Anne veya baba, bu rollerin ikisini birden oynayamaz. Çocuk yetiştirirken, sadece babanın yapabileceği bazı şeyler vardır ki, baba bunları yerine getirmediği takdirde, karısı -ne kadar iyi bir anne olursa olsun- bu görevi üstüne alamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder